24 Nisan 2013 Çarşamba

Baskasin be IZMIR



Yilmaz Ozdil ne guzel yazmis.
Taa yuregime bir yerlere dokunuyor.Bu sehre asik olur insan, sever, baglanir..Karsiliksiz seversin Izmir'i..
Sana yol, su, yepyeni guzellikler vadetmesede seversin.Oylesine seversin iste..



Türkiye’den sıkıldığım zaman İzmir’e giderim ben.

Simite gevrek deriz biz...

Çekirdeğe çiğdem.

Kordon elektrik aleti değildir.

Kumru da kuş değildir bizim için...

Yengen’i yeriz.

Sen sigorta dersin...

Biz asfalya deriz.

Uzatmayız...

Gidiyom geliyom deriz.

Domates dediğin, domat işte.

Evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. Hıdrellez filan gibi mazeretler uydurur, sabaha kadar sokaklarda içeriz. Bi oturuşta 60’ar 80’er midye yeriz, istifno severiz, cibez’e bayılırız;gece 3-4 gibi boyoz’a dalmazsak, kan şekerimiz düşer! Boş lafakarnımız toktur bu arada, tırışkadan teyyare gibi atasözlerimizvardır...

*Paraşüt kulesinden atlamayana kız vermezler; kızlarımızı datavlayamazsın ha... Canı çekerse, o seni tavlar! Liseye giden kızının erkek arkadaşının olması kasmaz babaları; kendilerinin de kız arkadaşı vardı lisede... Bak iddia ediyorum, okey şampiyonası düzenlense, İzmirli kadınlar alır kupayı...Erkekleriyle kahveye giderler çünkü... Şaşırdın di mi? Al buna daşaşır, nargile içerler... Askılı giyerler, şortla gezerler, öküz gibi bakarsan, bi çakar, bi de duvardan yersin... Gönül Yazar’ız,Sezen Aksu’yuz; bir gül takıp da saçlarına, çıktı mı depremsanırdın kantosuna, Karantinalı Despina’yız... Sensin Varoş! Biz tenekeli mahallede bile el ele gezeriz.

*Erkeklerimiz de fena değildir hani... Detaya girmeyeyim, AyhanIşık, Metin Oktay, Mustafa Denizli mesela, bi fikir verir sana...Ertuğrul Özkök’ün kırdığı cevizleri okuyoruz; eşi kafasına ütüatmış... Ayıptır söylemesi, Mahsun Kırmızıgül’le Alişan’ı ayırtedemeyiz biz.

*Gülümseriz.

*Enginarın başkentidir; İzmirlidir incir. Kazandibi hemşeri... 78 çeşit köftemiz olduğu için, McDonald’s’ın bunalıma girdiği tek şehirdir... Zeytinyağı severiz, dünyanın en boktan durumuna biledüşsek, zeytinyağı gibi üste çıkmayı daha çok severiz... Sana nebirader, keyfimizin káhyasıyız, yazlıklara gitmek için 8 şeritli otoyol yaptık; Güzelbahçe, Seferihisar, Urla, Karaburun, Çeşme,öbür tarafta Dikili, Foça, çipurayız... Pak Bahadur’u özleriz... Durup dururken faytona bineriz, bi yere gitmeyiz aslında, öööleturlarız... Hava güzel, daralırız, okulu ekeriz. Mezun olduktansonra öğretmeniyle kadeh tokuşturmayan öğrenciyi zorbulursun İzmir’de.

*Siz sembol diyorsunuz ama, saat kaç diye Saat Kulesi’ne bakanıbulamazsın, altında buluşanlar bile zahmet edip kafasınıkaldırmaz, birbirine sorar saati! Rahatızdır... ÇocuklarıKemeraltı’da kaybederiz, alışverişe devam ederiz, esnaftan biri bulup getirir, çıkışta Kemeraltı Karakolu’ndan alırız... Ağlayıpzırlamak bi yana, çoğu dondurmayı bitirmediği için ayrılmakistemez karakoldan, iyi mi... Aceleye gelemeyiz! Bir sene önceden duyurmaya başla, de ki, 22 Ağustos saat 20’de tiyatrobaşlıyor... 20.30’da geliriz... Sanatçılar da İzmirliyse, tiyatrozaten 21’de filan başlar... Uçak 6 saat rötar yapsın, istifimizibozmayız, bizim için ekstra bira içme vesilesidir bu... Kuyrukolmaz, çünkü kuyruk varsa, İzmirli sıkılır, gider. Pratiktir... 201 sokağı bulduysan, yanındaki 202’dir. Tek tek isim vermeyeüşeniriz.

*35’imiz var.

35 buçuğumuz da var.

34 plaka gördük mü, kapışırız... Arkadan sirenleriyle isterse Cumhurbaşkanı gelsin, bana mı sordu, tarladan gitsin, makam arabasına yol vermeyiz.

*Özetle, arızayız!

*Erkek çocuklarına en çok "Efe" adı konulan şehirdir orası...Zeybek duyduğumuzda, içimiz cız eder, kalkar oynarız. HasanTahsin orada, Kubilay orada, Latife Hanım orada, ZübeydeHanım bize emanet, bize... Mustafa Kemal de, ağlarkadınlarımız... Sokak sokak, bulvar bulvar, Milli MücadeleMüzesi’dir... İstanbul’daki gibi Birinci Ahmet Çeşmesi falanyoktur orada... Ankara’daki gibi Cinnah Caddesi, Arjantin Caddesi de bulamazsın pek... Recep Tayyip Erdoğan Kavşağı’nıteklif etmez hiç kimse.

*Bakın, Tayyip Erdoğan dedim, aklıma geldi... Bugün İzmir’demiting yapacakmış Başbakan.

*Kendisine ev sahibi olarak, Ayla Dikmen’in Kordon’da üstü açıkotomobille gezerken söylediği ve Türkiye’nin anca yıllar sonrakeşfettiği parçasını armağan ediyorum: "Ben söylerkengülmedin mi? Falımızda ayrılık var demedim mi? Anlamazdın, anlamazdın..."

12 Nisan 2013 Cuma

Hamilelikmi hastalikmi yahu ??


Bu yaziya tesadufen www.xsaglik.com da rastladim ve saskinlikla okudum.
Hamilelik sanki baska biri olmak demek..Sanki bir hastalik..
Biz genelde isin duygusal boyutuna baktigimiz icin bu yonu cok ilgimi cekti..Sanirim bu yaziyi herkes okumali.Ozelliklede kocalar..


Hamile kaldığınızda vücudunuzda ne değişiklikler olacak biliyor musunuz? Dokuz ay boyunca daha önce başınıza gelmemiş şeyleri yaşayacaksınız. Bebeğin içinizde büyümesini hissedecek, belinizin kalınlaştığını, kalçalarınız genişlediğini farkedeceksiniz. Saçlarınız değişecek, uyku düzeniniz farklılaşacak. Hatta kişiliğiniz bile değişecek ve her yeni gün yeni bir macera yaşadığınız hissine kapılacaksınız.Hamileliğin ilk günlerinde ilk önce göğüslerde değişmeler başlar. Göğüsler bebeğin gelişine hazırlanmak için değişmektedir. Gebelik hormonları göğüsleri uyararak, dokusunu beslemeye, damarları genişleterek, süt kanallarının açılmasına neden olur.Göğüsler hamilelik boyunca büyür. Doğumdan sonra ise zamanla hamilelik öncesi durumuna geri döner. Pek çok hamile kadın göğüslerinde acıdan yakınır. Adet dönemi öncesine benzeyen bu acı biraz daha şiddetlidir. Meme uçları daha sert ve uyaranlara karşı daha hassastır. İlk aylardan sonra bu hassaslık yavaşça normale döner. Areola denilen göğüs halkasının rengi koyulaşır. Dikkatli bakıldığında göğüs derisinin altından mavi damarcıklar görülür. Gebeliğin son aylarına doğru süt oluşumu başlamıştır. Sarı ve koyu bir sızıntı halinde göğüs uçlarından sızabilir. Gayet normal olan bu sızıntı daha önce doğum yapmış kadınlarda daha da sıktır.Genişlemelerin görüldüğü tek yer şüphesiz göğüsler değildir. Hamile kalmadan önce rahatlıkla giyilen pantalonlar önce hafifçe sıkmaya sonra da hiç olmamaya başlar. Karın büyümeye başlamadan önce bel kalınlaşır.Hamileliğin özellikle ilk ve son üç ayında kronik şekilde yorgunluk görülür. Hamileler kendilerini çok uykulu hissetmekte ve gözlerini açık tutmakta zorlanmaktadır. Yorgunluk son derece normaldir. Vücut kendi işlerini yapmakla birlikte yeni bir beden inşa etmekte ve fazla mesai yapmaktadır. Vücut çok aktiftir, hormonlar sürekli faaliyette olduğundan uyku deseni değişir. Hamile kadın bu yüzden fırsat bulduğunda şekerleme yapmalıdır. Diğer aile üyeleri kadına işlerinde yardımcı olmalı ve mümkün olduğunca rahat bir hamilelik geçirmesi sağlanmalıdır.Gebelikte bulantının en sinir bozucu yeri herkeste görülmemesidir. Bazı kadınlar bulantısız rahat hamilelikler geçirirken bazıları bulantıdan nefes alamaz. Bulantı ve kusma ilk üç ayda çok yaygındır. Uyanmayı izleyen beş dakika içinde başlayan bulantılar 8. haftaya kadar bir rutinmiş gibi devam eder. Mide bulantısı hormon düzeylerinin yükselmesinden kaynaklandığından bulantı oluşmasını engellemenin pek çözümü yoktur. Sadece bulantıları erken ve şiddetsiz geçirmek için önlemler alınabilir. Bulantıyı başlatan refleks ve koku kaynaklarını bularak bunlardan uzak kalınması büyük ölçüde yardımcı olmaktadır. Boş bir mide bulanmaya daha müsaittir, bu neden bulantıdan kaçınmak için bir şey yememenin faydası yoktur. Küçük öğünler halinde sık sık yemek midenin boşalmasını önleyecektir. Özellikle ilk aylarda bulantılar nedeni ile çok iyi beslenememesi ve kilo alımının istenilenden az olması normaldir. Bu nedenle bulantıya sebep olmayan şeyler yenilmesinin sakıncası yoktur. İlerleyen aylarda büyük ihtimalle beklenen kilo artışı sağlanacaktır. Gece boş mide ile yatapğa girmemek, gün içinde küçük aperatifler atıştırmak, bol sıvı tüketmek, yataktan kalkmadan bir şeyler atıştırmak ve 15 dakika sonra kalkmak, bir limo dilimini koklamak ya da emmek, karbonhidrat tüketmek bulantı için yardımcı olacaktır. Eğer bulantıların bir alışkanlık haline geldiği saatler varsa bu saatten yaklaşık 30 dakika önce birşeyler atıştırmak bulantıyı engelleyebilir.Hamilelikle birlikte banyoda geçirilen saatler artmaya başlar. Hamile kadınları olağandan çok daha fazla idrara çıkar. 6. haftadan itibaren sıklaşan idrara çıkma isteği bebeğin büyümesi ve mesaneye baskı yapmasından kaynaklanır. Ayrıca böbrekler daha hızlı çalışarak kandaki atık maddeleri biran önce atma gayretindedirler. Sık idrara gitmenin yanısıra idrar kaçırmaları ve tuvaletin gelmesi nedeni ile gece uyanmaları oluşabilir. Günlük ped kullanmak ve kegel egzersizi denilen egzersiz programını uygulamak bu dönemde yardımcı olabilir. Kegel egzersizi anüs ve vajina çevresindeki kasları sıkıştırıp bırakmak şeklinde yapılan bir alıştırmadır. Gece uyandırmaları hamileyi ne kadar kızdırırsa da bilmeleri gerekir ki doğumdam sonra bebek her ağladığında ayakta olacaklardır. İşeme esnasında yanma hissedildiğinde büyük ihtimalle sistit denilen iltihaplanma oluşmuştur. Doktora danışılmalı, bol sıvı alınmalıdır. Ayrıca sistitten kaçınmak için pamuklu iç çamaşırları giyilmeli ve ayaklar üşütülmemelidir.Hamile kadınların bazıları kötü kokular aldıklarından şikayetçidir. Hormonların yüksek düzeyde seyretmesi burun mukozasının artmasına ve burunda şişliklere neden olduğudan koku problemi görülmektedir. Buna burun kanaması da eşlik edebilir ve normaldir. Burun tıkanıklığını gidermek için ilaç ya da burun spreylerinden uzak durulmalıdır. Tuzlu ile gargara yapmak ya da temizlemek burnu nemlendirerek açacaktır.Gebelik dönemi insan hayatının en inanılmaz ve mutlu dönemidir. Buna karşın hormonal nedenlerle duygular sürekli değişebilir. Hiç bilmediğiniz huylarınız olduğunu görebilir, kendinizi tanımayabilirsiniz. Mantıksız düşüncelere kapılabilirsiniz. Bunlar son derece normaldir.


5 Nisan 2013 Cuma

HASTANE ÇIKIŞLARI

İtiraf ediyorum ki bebek kıyafetlerine bakmaya bayılıyorum.Tabi özellikle kız bebek için olanlara.Bu kadar mı güzel bu kadar mı tatlı olurlar ya şeker gibi hepsi..
Sektör tamamen bayanlar üzerine yapacak birşey yok taa bebeklikten itibaren  :)

İŞTE GÜZELLİKLER :

-----------------------------------GIRLS---------------------------------


-----------------------------------BOYS---------------------------------



2 Nisan 2013 Salı

''LEOPAR'' BEBEĞEDE YAKIŞIYOR HEMDE ÇOK

Ben bir leopar severim.Hemde çokk.Geçenki hayvanat bahçesi turumuzda bile leoparın üzerindeki deseni öyle bir dikkatli izledim ki tam anlamıyla kusursuzdu.Muhteşem bir desen.Eskiden sadece kokoş hanım teyzelerin üzerindeki kürklerde gördüğümüz için insanlarda bir antipatiklik oluştu.Bu önyargı bugün değiştiği için ve her istediğimizi hemen bulabildiğimiz için çok mutluyum.Yıllar evvel leoparlı babet bulabilmek için az dolaşmamıştım..

Anne-kız leopar aşkı bu olsa gerek..Tam Benlik :)


İşte buda BABY LEOPAR :)